Yanından geçerken aniden belimi kavradı iki eliyle. ”Daha ne istiyorsun, yetmedi mi?” der gibi baktım yüzüne. Beni kendine çekerek dizine oturttu. Bacaklarım neredeyse tamamen açıkta kalmıştı. Düşmesin diye elimle sımsıkı tuttuğum havluyu tek hamleyle alarak odanın köşesine fırlattı. Nemli ve tazelenmiş bedenim ürpertiyle yine çırılçıplak kalmıştı. Kibarca yatağa yatırdı beni. Yine dilini, dudaklarını kor gibi yanan tenimde gezdirmeye başladı. Engel olamadığım iniltilerim, kenetlenmiş dudaklarımızın arasından dökülüyordu. Şimdi yeniden içimi dolduruyordu. Bazen hızlı, bazen yavaş, ritmik ve sert darbelerle içime giriyordu. Defalarca orgazm oldum yine. Bağırmamak için yastığa değil, Hasan’ın dudaklarına ihtiyacım vardı artık. Sarılıyor, bacaklarımı bedenine doluyor ve açlığını çektiğim bu zevkin tadını çıkarmaya çalışıyordum. Defalarca, defalarca. Zaman zaman benim duruşumu değiştiriyor, kah arkama geçiyor, kah beni kucağına oturtuyordu. Bedenlerimiz harika bir uyumla birbirine eşlik ediyor ve sanki yıllarca, hiç durmadan birbirini tecrübe etmiş iki aşık gibi sevişiyorduk. Orgazmlarımın sonunun gelmesini, bu ayinin bitmesini hiç istemiyordum ama insan bedeninin limitlerini çoktan aşmıştık ikimiz de. Kucağında zıplatırken aniden beni altına aldı yeniden. Yine büyük bir şiddetle her yerime boşalttı menilerini. Vücudum, onun menileriyle yapış yapış olmuştu ve ben onları ellerimle tüm bedenime yaymak istiyordum. ”Nasıldı?” diye sordu yanıma uzandıktan sonra. Hiçbir şey söylemeden gözlerine bakıp gülümsedim.
Güneş batana kadar birbirimizin olduk o gün. Hava kararmıştı ve biz kopamıyorduk birbirimizden. Aşk değil, başka bir duygu hakimdi bu karanlıkta. Yatakta oturuyor, bense yerde, dizlerine başımı dayamış halde halının desenlerini seçmeye çalışıyordum. Zihnim bomboştu. Elim küçücük olmuş penisine gitti utanmaz ve arsız bir hamleyle. Elimle bir süre okşadım. Evet son bir kez daha istiyordum onu. Öptüm, ağzımın içinde, dilimle uyarmaya çalıştım ama olmuyordu. Saatlerce içimi dolduran bu şey büyümüyordu. ”Doymadın mı kız zilli” diye sessizliği bozdu. Ses tonu ve söyleyiş şekli ile bu cümleyi başkası kursaydı o an nefret ederdim ondan. Ama beni ve bedenimi gerçek anlamda doyuran bu adama kızmak şöyle dursun, ne derse desin, ne yaparsa yapsın susarak, sessizce itaat etmeye hazırdım. Sorusuna ”I-ıh… ” diyerek kısa, öz ve utangaç bir yanıtla karşılık verdim. ”Belli ki seni doyurmak imkansız. Kocan hiç mi yaşatmadı sana bu zevkleri. Başka erkeklerle de tanışmak ister misin?” diye sordu. Bu soru karşısında kızgınlıkla karışık bir heyecan kapladı sesimi. ”Neden tanışacak mışım ki?” diye sordum titreyen sesimle. ” Daha büyük zevkler için” diye cevapladı sorumu. Ona güvenip güvenmediğimi düşündüm. Yıllar öncesinden bir dost. Artık masum da değildik hiç birimiz. Başımı onaylar gibi aşağı ve yukarı salladım. Gözleri parlamıştı ve hemen telefonuna sarıldı. Gençlik aşkına iyilik mi yapıyordu yoksa sadece kendini mi düşünüyordu çözemiyordum bir türlü. Sonrasında vazgeçtiğimi, kimseyi aramamasını söylesem de numarayı çevirmiş ve kim olduğunu bilmediğim bir arkadaşına durumu anlatmaya başlamıştı. Heyecan ve korku duymaya başlamıştım yine. Ardından adresi verdi. Benim onu eve aldığım adımları tarif etti. Bunu yapmaması gerektiğini ve neden benim evime yabancı birisini çağırdığını sordum. ”Korkma, bana güven, sana zarar gelmesini ister miyim hiç? Yakın ve güvenilir bir arkadaşım” dedi. Sinirlenmiştim. Üzerime eşofmanlarımı giyip salona gittim. Yanıma geldi ve ”Onu böyle eşofmanlarla mı karşılayacaksın” dedikten sonra dudaklarımdan öpmeye başladı. Öperken bir yandan da eliyle vajinamı okşuyordu eşofmanlarımın altından. Dudaklarımız ayrılmadan beni kaldırdı ve dansı andıran adımlarla yatak odasına geri götürdü. ”Seksi kıyafetlerin nerede? Geceliklerin, gece elbiselerin falan?” Gönülsüz de olsa yerini gösterdim ona. İç çamaşırlarım gardırobun orta çekmecesinde, seksi sayılabilecek davetkar gece elbiselerim de sol bölümdeydi. Eşimin bile karşısına çıkmaya utandığım iç çamaşırlarımdan birini çıkardı ve kendi elleriyle beni soyarak onları giydirdi üzerime. Heyecandan titreyen bacaklarım beni taşımakta zorluk çekiyordu. Siyah jartiyer çoraplarımı ayağımdan geçirmek için çabalarken telefonu çaldı. ”Sen bunları giy, ha bir de şu sivri topuklu ayakkabıları.” diyerek telefon elinde odadan çıktı. Üzerime giyeceğim elbiseyi bile özenle seçip yatağın üzerine bırakmıştı.
Söylediklerini yapı yapmamak arasında gidip geliyordum. Siyah, ince dantelli sütyenimin altına giydirdiği aynı takımın tanga kilodu ile şimdiden bir tablo gibi görünüyordum aynada. Belden bağlamalı jartiyerimin kopçalarını siyah çoraplarıma tutturdum. Arkadaşı gelmiş, salonda sohbet etmeye başlamışlardı bile. Saat 21.30’u gösteriyordu. Üzerime Hasan’ın tercihi olan sırt ve göğüs dekolteli, askılı, kısa ve dar elbiseyi giydim. Daha önce bu kombin bana hep kocasını mutlu etmeye çalışan bir hanımefendi gibi hissettirirdi. Ama şimdi, vajinası heyecan ve meraktan ıslanmış bir fahişe olarak kendi yatak odamda, yabancı iki erkeğin arzularına hizmet etmek için hazır bekliyordum. İki benlik arasında tarifsiz bir uçurum vardı ama evet bunların ikisi de bendim. Bu şekilde tabi ki dışarı çıkıp yanlarına gidemezdim. Karanlık odada, yatağın üzerine oturmuş bekliyordum. Birkaç dakika sonra Hasan odaya geldi. Elinde salondaki iki kırmızı mum vardı. Mumları yatağımın başına koydu ve yaktı. Artık oda karanlık değildi ve titreyen ışıkla aydınlanıyordu. Vajinam yeniden ıslanmaya başlamış ve beni yine çileden çıkartmaya çalışıyordu. Beni ele veriyor, deyim yerindeyse ipliğimi pazara çıkarıyordu bu gece. Sonra arkadaşına seslendi. ”Selo gel hadi, bu kıyağımı da unutma”.
Sonradan adının Selahattin olduğunu öğrendiğim kişi içeri girdi. Utancımdan ona bakamıyordum bile. Selam verdi, yaklaştı ve yanıma oturdu. Eşimi düşündüm o an. Beni bu halde görseydi neler hisseder, nasıl üzülür, neler yapardı? Bir elini heyecandan tir tir titreyen bacağımın üzerine koydu ve diğer eliyle de pantolonunu çözüp erekte olmuş penisini çıkarttı yerinden. Eliyle saçlarımdan tutarak beni aşağıya, penisine doğru eğmeye çalışıyordu. Ben pasif ve yetersiz bir dirençle karşı koymaya çalışıyordum. Tadını merak etmemin yanı sıra Hasan’ı da mahçup etmemek için kendimi ona bıraktım. Sertleşmiş, iri penisini elimle tutarak dilimi etrafında gezdirmeye başladım. Ağzıma sığmayacak kadar büyüktü. Ama zor da olsa onu dudaklarımın arasından ağzımın içine aldım. Dilimle etrafında daireler çiziyordum. Adam başımı hafifçe aşağı daha derinlere kadar ağzıma almam için bastırıyordu. Boğazıma kadar dayandığında şiddetli bir kusma hissi geliyor, o zaman başımı yukarı kaldırıyor ve bu hissi bastırıyordum. Bu adam bana daha kaba davranıyordu Hasan’dan. Bir yandan hoşuma gidiyor, diğer yandan da korkutuyordu beni bu sert hareketler. Sonrasında beni yatağa yatırdı, üzerime uzandı ve dudaklarımdan öpmeye başladı. Boynumu, göğüslerimi, göbeğimi ve kasıklarımı uzun uzun öptükten sonra bacaklarımın arasına inerek tangamı çıkardı ve vajinamı yalamaya koyuldu. Hasan’ın sesini duydum ”Bebeğin içine boşalma sakın, korunmuyor.” Vajinam sırılsıklam olmuş, zevkten seğirmeye başlamıştı. Gözlerim kapalıydı. Kalbim yine bacaklarımın arasında atmaya başlamıştı. İri penisini vajinamın girişinde hissettim aniden. Belini öne iterek zor da olsa daracık deliğime yerleştirdi onu. Ta en dibe kadar içime sokuyor, sonra hızlıca çıkarıyordu. Onun baskısını karnımda daha çok hissediyor ve acıyla karışık olağanüstü bir zevk alıyordum. Vajinama her girişinde ıslaklığımın dışarı taştığını çıkan seslerden ve kalçalarıma süzülüşünden anlıyordum. İçimi öyle bir dolduruyordu ki, vajinam yırtılacak diye korkuyordum. Kendi ıslaklığım olmasa asla içime alamayacağım kadar kalın. İçimde gidip gelirken yine çığlıklarla boşaldım. Beni kaldırarak arkamı döndürdü. Kalçalarımdan kavrayarak sertçe kendine çekti ve o kocaman erkeklik organını tekrar içime yerleştirdi. Öyle şiddetli yapıyordu ki bunu, vücudum her vuruşunda sarsılıyor, zevkten kendimi kaybediyordum. Bu pozisyonda da iki harika orgazm yaşattı bana. Haykırarak içimden çıkardı kocaman penisini ve şiddetle boşalmaya başladı. Kalçalarım, sırtım, saçlarım bu sefer bu adamın menileriyle kaplanmıştı. Hasan bir tutam peçete verdi arkadaşına ve menilerini silerek beni temizlemeye başladı adam. ”Sıra bende. Kenara kay.” Diey seslendi sonra Hasan. Pozisyonumu değiştirmeden, ince belime bastırarak kalçalarımın daha da havaya kalkmasını sağladı. İçime girdiğinde ben hala sırılsıklamdım. İşini bitirdikten sonra arkadaşı yatağa sırtüstü yatarak beni devasa penisinin üzerine oturttu. Boşaldıktan sonra yerini Hasan aldı. Mümkün olan her pozisyonu denediler üzerimde. Banyoya doğru giderken saatin 02.00 olduğunu gördüm. Bu iki adam bana saatlerce sahip olmuş ve beni gerçek anlamda sexle tanıştırarak sayamadığım kadar çok orgazm yaşatmışlardı.
Banyoya girdikten birkaç dakika sonra adam peşimden duşa girmişti. Çok aydınlık olduğu için utanmıştım ve çıkmasını istedim. Ama adam beni dinlemedi, yanıma gelerek belime sarıldı ve öpmeye başladı. İterek onu kendimden uzaklaştırmaya çalışıyordum. Adam kaşlarını çatarak ”Parasıyla değil mi ulan, dünyanın parasını verdim… İstediğim yerde istediğim gibi s**kerim…” Dünyam başıma yıkılmıştı. Hasan’ın beni bu adama para karşılığında verdiğini anlamıştım. O an kendimden de, onlardan da nefret ettim. Gözyaşları içerisinde duş kabininin köşesine sindim oturarak. Sesleri duyan Hasan içeri gelerek duruma müdahale etmeye çalışmıştı. Beni banyodan çıkardılar ve aralarında tartışmaya başladılar. Bütün bunlar gözümün önünde oluyor, ben çok büyük bir şaşkınlık ve çaresizlik içerisinde onları izliyordum. Hasan’ın foyası ortaya çıkmıştı. Belli ki adam verdiği paranın karşılığını sonuna kadar almakta kararlıydı. Hasan’ı itip kakmaya başlamıştı ki olay iyice büyüyüp bir rezalete dönüşmesin diye adamın yanına giderek elini tuttum. Bu şekilde hem oluşan tatsız durumu önleyecektim hem de geceyi ve aldığım hazzı devam ettirecektim. Adam beni tuttuğu gibi yatağa fırlattı. Hasan’ı da dışarı çıkarttı. Artık savunmasız ve yapayalnızdım bu tanımadığım adamla. Yatağın üzerine düşerken havlum da tamamen sıyrılmıştı üzerimden. Adam bana sabahın ilk ışıklarına kadar sahip oldu. İçime girerken sürekli küfürlü ve fena sözcükler sarf ediyor, bu da beni tamamen ateşliyordu ona karşı. Üstesinden gelemediğim bir zevk gecesi yaşıyordum utanç duvarları arasında. Sabah olduğunda banyo yapıp çıktı evden. Onu yolcu ederken kapıda dün gece telefonla arayan komşumuzla göz göze geldim. Eşimin iş için ülke dışında olduğunu biliyordu ve aşağılayan, hor gören bir ifadeyle beni süzüyordu. Eşime anlatır mıydı peki? Ya da, kızı gibi gördüğü kapı komşusuna ne gözle bakacaktı artık?
İçeri döndüğümde salondaki kanepede uyuyan Hasan’ın uyanmakta olduğunu gördüm. Mahçup olmasını beklerken, “aman me olacak yani” diyen bir yüzle bana bakıyordu. Evet çok güzel, bitmesini istemeyeceğiniz türden bir geceydi. Sonuna kadar zorlamışlardı dişilik sınırlarımı. Pişman da değildim üstelik. Ama bu hiç de masum olmayan günah gecesine parayı dahil etmemeliydi. İki aşık gibi vedalaştık sokak kapısını açmadan. Hasan’la ilişkimiz aylarca sürdü. Kalbimde aşkım, biricik kocam, gizli dünyamdaysa Hasan ve onun hırçın arkadaşları. Ama artık sürekli otellerde buluşuyor, ekseriyetle gündüz saatlerinde ayrı odalar tutup sonrasında bir araya geliyorduk. Arkadaşlarına beni para karşılığı verdiğini bilmezden geliyor, bunun konusunu hiç açmıyordum. Ancak güzel günler ardından bir kabusu da beraberinde getirmişti. Bir Aralık akşamıydı. Adetim 25 gün geciktiği için eczaneden aldığım gebelik testini kullandım o akşam ve hamile olduğumu öğrendim. Dünya başıma yıkılmıştı. Hakettiğimi bulmuştum sonunda. Eşime ne diyecektim ben? Yuvam yıkılacak, iffetsiz bir kadın olarak, kendi ailemden bile utanarak yaşayacaktım artık.
Birkaç gün sonra tüm cesaretimi toplayıp konuyu eşime açmaya karar verdim. En yakınımdı o. Bana hep gül bahçem derdi. Korkudan ve pişmanlıktan ağlıyor, söyleyeceklerimi toparlamaya çalışıyordum. Akşam eve geldiğinde halimden anlamıştı. Utancımdan ağlayarak, yüzüne bakamadan olan biteni üstü kapalı anlattım birtaneme. “Biliyordum” dedi. “Ama korunursun, gebe kalmamaya dikkat edersin diye düşünmüştüm” dedi. Duyduklarım karşısında utancım çığ gibi büyümüştü. Meğer hep haberi varmış ve benim mutluluğum için göz yumuyormuş. Hiçbir şey konuşmadan yatak odamızın yolunu tuttuk. O gece ikimiz de sabaha kadar uyumadık. Eşimin vakur ve şevkat dolu sözleri, bunca zamandır büyük bir fedakarlıkla ve ızdırapla katlandığı bu durum beni mahvetmişti yeniden. Kendimi bencil ve nankör bir kadın olarak yargılıyor ve bu zaafımdan dolayı kendimden nefret etmekten alamıyordum. O kara gecenin sabahında bana ilişkime devam edebileceğimi söyledi. “Yeter ki beni bırakma. Seni çok seviyorum” diyordu. Çok utanmıştım yeniden. Onun ısrarlarıyla Hasan’la görüşmeye devam ettim. Kimden olduğunu asla bilemeyeceğim yavrumu dünyaya getirdim. Kalbimde biricik aşkım, kocam, bacaklarımın arasında diğerleriyle devam etti mutluluğum. Evde yalnızca Hasan’ı ağırlıyordum. Diğerleriyle sadece lüks otel odalarında. Hasan’ın eve geleceği akşamlarda eşim annesinde kalıyordu. Beni şu sözleriyle teselli ediyordu;”Göz görmeyince gönül katlanıyor”…
Türkiye nin en iyi sohbet ve chat odalarında sizde yerinizi alın. Kesintisiz sohbet edin.